Fütuhat Nedir?
Fütuhat bir devrin kapanıp bir devrin açılmasında Ümmeti Muhammed Aleyhisselatü Vesselam’ın harcıdır.
Cenabı Hakk’ın nasip eylediği Fütuhat kapıları gerek madden ve gerek manen tarih boyunca birbirini kovalamıştır. Tarihteki büyük değişimler, zamanın ihtiyaçlarına göre, manevi önderlerin mihmandarlığında beyan edilmiş ilmi hikmetler ile başlamıştır.
Fütuhatları normal kitaplardan ayıran ana unsur bu bilgilerin doğal olarak daha önce hiç duyulmamış ve hatta akıl üstü olmasıdır.
Akıl nefse tabi ise zamanın gerisinde kalır.
Zamanın ötesine geçebilen sözlerin akışı ise hikmet pınarlarından akıp gelmekte olup her devirde ilahi feyz ve bereketi gönüllerle buluşturmaktadır.
Cenabı Hakk’ın izni inayeti, Resulullah’ın himmeti, Hz. Ali Efendimiz’in ilmi ve Hz. Pir Abdulkadir Geylani’nin mededi ile inkişaf eden bu haller gönülden dile ve oradan da kağıda akmaktadır.
Her devrin değişiminde, insanlığı müstakim olan yoldan haberdar etmekle sorumlu olan zatlar bu fütuhatları beyan etmekle sorumlu ve görevlidirler.
Her fütuhat yeni bir başlangıç olduğu gibi Kur’an’ı Azimuşan’ın ve Sünneti Resulullah’ın esaslarına göre takdim edilmiş manevi bir kütüphaneden alınan büyük ilimlerdir.
Bu ilimlerin gerek teknolojik, gerek bilimsel, gerek maddi ve gerekse manevi bütün alanlarda söz söyleyebilir olması Kur’an’ı Kerim’in özünde var olan bütünlüğün mucizesindendir.
Hayatın içerisinde kaçırılmış veya değişikliğe uğratılmış değerlerin yeniden asli lezzetine kavuşturması ise Sünneti Seniyye’nin bereketidir.
Cenabı Hak Kur’an’ı Kerim’in özünden, Resulullah’ın sözünden, Ehli Beyt’in sevgisinden bizleri ayırmasın.
Şüphesiz başarı ve Tevfik Hz. Allah’tandır.